YALANCI ÇOBAN
Bülent PINARBAŞI
cesotti35@gmail.com

YALANCI ÇOBAN

Hep aynı yanlışı yapıyoruz. Bugünkü hataya isyan ederken, bağırıp kahrolurken; asıl sebepleri, yanlışın nereden ve ne zaman başladığını düşünmeyi atlıyoruz. Bunu yapmadığımız sürece de aynı kısır döngünün içinde yuvarlanmaya devam edeceğiz.

23 Mart 2020 Pazartesi 11:41 makaleler
Bir kısım kitle var ki, şu virüs yayılsa, yakın çevresinde ölümler olsa daha çok sevinecek gibi… Sosyal medya çöplüğünde dönen ne kadar kirli bilgi varsa görür görmez kopyala yapıştır yapmaya, bir duyduysa üstüne bin daha koyup yaymaya meyilli bir kitle bu. Derdi ne bu kitlenin?.. En önce ben duydum, en önce ben söyledim demek gibi bir misyonu kendilerine düstur edinmişler, dertleri bu… *** Böyle durumlarda, “şuyuu vukuundan beter”dir arkadaşlar. Yani söylentiler gerçeklerden daha fazla risk taşır. İnsanları paniğe sevk eder, korkuyu besler ve konuyla ilgili çalışan uzmanların, görevlilerin işini yapamaz hale gelmesine neden olur. Mesela: Doğrulatmasanız da yaydığınız bir ölüm haberi, zaten hastalık hastası ya da panik atağı olan kişiler üzerinde tetikleyici etki yaratır. Bu kişiler hastane koridorlarını doldurur, zaten mevcut hastaya yetişmekte zorlanan sağlık personeli, salgından gerçekten etkilenmiş hastalara harcaması gereken zaman ve çabayı gereksiz yere kullanmış olur. Mesela duyum üzerine yaydığınız gerçek olmayan bilgi, bahsi geçen sokak, mahalle, köydeki bütün bir halka şüpheyle bakılmasına, toplum tarafından onlara hasta muamelesi yapılmasına ve sosyal çevreden tamamen izole edilmelerine yol açabilir. Bu izolasyon o insanların psikolojisini derinden yaralar. Yani bulaşıcı hastalık bir şey yapmadıysa bile ruhsal yönden sizin sayenizde çöküntüye girip “ruh hastası” olabilir. Mesela söylenti üzerine hastalığın yakın çevrede gerçekten çıktığını düşünen insanlar bölgede komple karantina uygulanacağını, sokağa çıkma yasağı başlayacağını vb. düşünüp kendini garantiye alabilmek için stokçuluğa başlar. Tüketeceğinden fazlasını alanlar yüzünden diğer insanlar çocuğuna bez, kendisine yiyecek bulamaz. *** Bazı meslek grupları böylesi zamanlarda herkesten daha fazla sağduyulu olmak, dikkatli davranmak zorundadır. Biz haberciler de bu meslek grupları içinde yer alıyoruz. Evet, temel görevimiz kamuyu bilgilendirmektir. Ancak, bunu yaparken bilgi kirliliğine yardımcı olmaktan kaçınmamız meslek etiği açısından önemli bir detaydır. Görevimizi yerine getirirken özellikle yetkililerle, mülki ve idari amirlerle, sağlık kuruluşlarıyla koordineli şekilde, onlarla irtibat halinde yazmamız, söylememiz gerekiyor. Aksi halde zaten sosyal medyada olur olmaz her şeyi yazan, yayan güruhtan farkımız kalmaz; dedikodu gazetecisinden başka bir şey olamayız. Gazeteci olamayız!.. *** Herkesin gözü, kulağı bizlerin üzerindeyken sorumsuz yayıncılık yapamayız. Haber atlatma, özgün haber yapma gibi mesleki önceliklerimizi geçici bir süreliğine göz ardı etmeliyiz. Tüm meslektaşlarımdan ve halkımızdan rica ediyorum: “Yalancı çoban”a dönmek istemiyorsanız lütfen doğrulatmadan her duyduğunuzu haber yapmayınız ve sayın halkımız ne olur içinde resmi makamlardan bir teyid yoksa her okuduğunuza inanmayınız!..