
İmamoğlu&Acar
“Azrailine aşık olmuşsa bir millet,
İster ezan dinlet, ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstahaktır ona her türlü zillet!..”
(Yusuf Şahin Ceritli)
Güce tapanların, yücelttikleri kişiler tarafından işleri
bittiğinde bir köşeye atıldıkları zaman şikayet etme hakkı yoktur.
Dün ‘bana dokunmayan yılan…’ diyerek başkasının uğradığı
haksızlığa ses çıkarmayan elbette bugün aynı haksızlığa kendi uğradığında
yanında birlikte direnecek kimseyi bulamayacaktır.
***
Yıllardır yazıp çiziyoruz gazete sayfalarında, internet
sitelerinde, sosyal medyada…
Yıllardır aynı tavrı görüyoruz.
İşleri tıkırında olan, mevcut düzende gemisini yürüten kimse
çıkıp hesap sormadı, başkasının hakkını savunmadı.
Ucu kendine dokunduğundaysa hep başkalarını suçladı…
“Yandaş medya” oldu, “satılmış muhalefet” oldu, “rüşvetçi
işadamı” oldu hep suçlular.
Peki kardeşim çuvaldızı bize batırıyorsun da…
Hiç iğneyi kendine batırmayı denedin mi?..
***
Ekrem İmamoğlu ceza aldı diye ortalık ayağa kalktı.
Peki Serdar Aksoy hakkındaki iddialar kanıtlanmadan görevden
alınıp tutuklandığında aklınız neredeydi?
İlk o “sarı öküz”ü verdikten sonra gerisinin geleceğini hiç
mi aklınıza getirmediniz?
Ya da; adalet bunu gerektiriyorsa…
Yıllardır Aliağa Belediyesi ve Belediye Başkanı hakkında bir
dünya şey yazıldı, bir dünya soruşturma açıldı. Niye takipçisi olmadınız? Niye
peşini bıraktınız?..
Sadece hukuken değil, kamu vicdanı yerle bir edilirken niye
çıkıp iki kelam etmediniz?
***
O belediye başkanı ki; ilk göreve geldiğinde yüzlerce
belediye çalışanını işinden etti.
Hadi siyasi olanları, bankamatikleri, işe yaramayanları bir
kenara bırakın; sakat ayağıyla çöp kamyonu arkasında Aliağanın pisliğini
toplayan garibandan ne istedin diye niye biriniz haykırmadı?
***
O belediye başkanı ki; Aliağa’nın simgesi Zeytinli Park’ın
ortasından asfalt geçirdi.
Bir avuç insan oradaki zeytin ağaçlarını koruma mücadelesi
verirken 100 bin nüfuslu Aliağa’nın 99 bin 900’ü ne yapıyordu?...
***
O belediye başkanı ki; “herkese ücretsiz olacak” dediği Ağapark’ı
yapmak uğruna kuş cennetini, bölgedeki ekolojik dengeyi hiçe saydı…
Biz bunları yazarken, bunları ve rant uğruna Aliağa’nın
kaybettiklerini dile getirdiğimiz için sokak ortasında yumruklanırken kaç kişi
takdir etti, kaç kişi yanımızda durdu?..
***
O belediye başkanı ki; hakkında onlarca dosya, sayıştay
raporlarında sayısız tutarsızlık ve yolsuzluk tespit edildiği halde ikinci kez
seçildi, ikinci kez aynı şeyleri yapmaya devam ediyor.
Peki yerel seçimlerde karşısına çıkan aday için “bununla
olmaz” deyip muhalefeti parçalayanlar, kararsız oyları öbür tarafa taşıyanlar
şimdi mutlu mu?.. “Benden başkası kurtuluş olamaz” diye düşünenler Aliağa’nın
kaybettiği 10 yılın hesabını kime, ne zaman vermeyi düşünüyor?..
***
Karşı çıkanlar yok muydu?
Vardı elbette…
Mesela “O bu partiden içeri çay içmeye bile giremez”
diyenler vardı, şimdi kendileri, kendi partilerinde çay içmek için o başkanın
iznine tabi durumda…
Mesela o dönem oldukça kalın bir dosya hazırlayan bir
başsavcı vardı. Aynı dönemde bu mücadelede taraf olan bir kaymakam ve bir
emniyet müdürü… Onlarca polis memuru sürgün yedi, ekmeğinden oldu, hatırlayın…
O kaymakam, başsavcı ve emniyet müdürü gitti, başkan hala
yerinde…
Hakkında hazırlanan dosya ne oldu bilen var mı?
Soran var mı?..
***
İlk döneminde devşirme meclis üyeleriyle işini gördü, ikinci
döneminde artık daha büyük oynamaya başladı. Şimdi doğrudan muhalif parti
örgütlerini şekillendiriyor kendi elleriyle…
Mesela; o belediye başkanının eski ortağıyla yakın ilişkide
olan, 2014 Ak Parti Belediye Başkan Adayı İbrahim Ethem Yorulmaz ne oldu da
birden bire İyi Parti’yle dirsek temasına geçiverdi?
Millet İttifakı’nın ikinci büyük partisi Cumhur İttifakı’nın
arka bahçesi mi oldu diye düşünen kimse yok mu?..
***
Tabii insanın yaptıkları yanına kar kalınca, pervasızlık da
alıp başını gidiyor.
Hadi ilk göreve geldiğinde muhalif parti taraftarlarını
temizledin, ikinci seçildiğinde neyin temizliğini yaptın?
Grev çadırında kanserden hayatını kaybeden insan hiç mi
vicdanına dokunmadı?
Karı-kocayı ayrı ayrı yerlere “görevlendirme”yle sürgün
ederken aile birliğinin bu toplumun temel yapıtaşı olduğunu hiç mi düşünmedin?
Peki daha düne kadar mesai arkadaşı olduğunuz insanlar
belediye kapısında hakkını ararken içeride çalışmaya devam edenler, hiç mi
boynunuz bükülmedi? Hiç mi utanç duymadınız?..
***
İlk döneminde muhalif meclis üyelerine hakaret eden o
başkan, bu kez bölgedeki bir demir çelik firmasıyla ilgili ters düştüğü için
kendi meclis üyesini tekme tokat belediye binasında dövdü.
Haydi muhalefeti, sade vatandaşı bıraktım; kendi partisinden
bir babayiğit çıkıp da “sen bizim partidaşımıza, ülküdaşımıza nasıl böyle
davranırsın” diyemedi mi?
***
Dedik ya ilk döneminde yazdıklarımızdan ötürü yumruk yedik
diye…
Ucuz yırtmışız!..
Bu kez azmettirici olarak ses kayıtları çıktı, bir siyasi
parti delegesini bacağından vurdurttuğu iddiası ağır cezada…
Rantı rüşveti geçtim. Hadi orada geçim derdi, ekmek kavgası
var diyelim. Bir insanın hayatı hangi makamdan, hangi ünvandan daha
değersizdir?
Kim, nasıl, hangi hakla bu mafyatik eylemler karşısında
suskun kalabiliyor?...
***
Daha çok var yazılması gereken ama balık hafızanızı
zorlamayalım. Siz böyle mesut ve mutlusunuz.
Bütün bunlar olup biterken sesini çıkarmayanlar, şimdi
çıkmış Ekrem İmamoğlu’na yapılan haksızlıktan bahsediyor.
Yukarıda yazdıklarıma, zamanında hangi çıkar için
sustuysanız, Ekrem İmamoğlu’nu o fiyata, taa o zamanlardan siz sattınız.
Güle güle harcayın!..
- TakımlarPO
- Detaylı puan durumu için tıklayın
- TakımlarPO
- Detaylı puan durumu için tıklayın
- TakımlarPO
- Detaylı puan durumu için tıklayın
- TakımlarPO
- Detaylı puan durumu için tıklayın