DEMEK Kİ NEYMİŞ? HAMASETLE SİYASET OLMUYORMUŞ!..
Bülent PINARBAŞI
cesotti35@gmail.com

DEMEK Kİ NEYMİŞ? HAMASETLE SİYASET OLMUYORMUŞ!..

Hep aynı yanlışı yapıyoruz. Bugünkü hataya isyan ederken, bağırıp kahrolurken; asıl sebepleri, yanlışın nereden ve ne zaman başladığını düşünmeyi atlıyoruz. Bunu yapmadığımız sürece de aynı kısır döngünün içinde yuvarlanmaya devam edeceğiz.

04 Şubat 2022 Cuma 11:42 makaleler

Dün gururlandım, onur duydum…

Mesleğini hakkını vererek yapan “gazeteci” (özellikle tırnak içinde) dostum Hayrettin Yıldırım, bölgemiz için önemli bir başarı elde etti.

Yıllardır mücadelesini verdiğimiz KYME antik kentini kurtarma çalışmaları için belki de dönüm noktası olacak bir kararla, bölgede NEMPORT Liman İşletmeleri tarafından yapılması planlanan liman tevsii projesine verilen ‘ÇED Olumlu Kararı’ Danıştay Altıncı Dairesi tarafından nihai olarak hukuka aykırı ilan edildi.

Hukukun üstünlüğüne ve Türkiye’nin hala bir hukuk devleti olduğuna inancımızı perçinleyen bu karar büyük bir gazetecilik başarısı olsa da yeterli değil, daha yapılacak çok şey var elbette. Olayın takipçisi olmak, ilgili kurum ve kuruluşları gereğini yapmak üzere harekete geçirmek, bölgedeki faaliyetleri yakinen takip etmek ve hukuki karara rağmen tarih ve çevre katliamının devamını önlemek vb.

Ancaak…

Bu karar bir şeyi somut olarak göstermiştir.

Demek ki isteyince oluyormuş!

Yani ‘dostlar alışverişte görsün’ misali yapılan, sen, ben, bizim oğlan üç beş kişiyle toplaşarak okunan basın açıklamalarıyla siyaset’çilik’, dernek’çilik’, sendika’cılık’, çevre’cilik’ oynamak yerine inatla, ısrarla, doğru argümanlarla mücadele edince başarı kendiliğinden geliyormuş.

***

Gerçi herkes, her şeyi biliyor.

İş işten geçtikten sonra toplantılar yapan, bölgeye gidip fotoğraf karelerine girerek pr çalışmalarını güçlendiren zat-ı muhteremlerin kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar yaptıkları, bu ‘danışıklı dövüş’ neticesinde elde ettikleri siyasi ve ticari rantlar hepimizin malumu.

Hal böyle olunca…

Bölgeyi, kamuyu, halkın çıkarını korumakla mükellef kişi ve kurumlar, bunun yerine makamlarını korumak adına tarihi, doğayı, çevreyi üç beş otomobil kadar ucuza peşkeş çekince…

 Siyasetin köşebaşları sermayenin kuklalarınca tutulunca…

Çevre’cilik’ oynayarak kazanım sağlayanlar, sonrasında kamyonları sıralayıp tarihin üzerini hafriyatla cürufla doldurunca…

Mücadele bir garip gazeteciye düşüyor, başarı bir garip vatandaşın kavgasından yeşeriyor.

***

Şimdi bu karardan da çıkar sağlaman isteyen bir takım çevreler eminim çoktan sevgili Hayrettin Yıldırım’ı aramaya, kafa kola alma çalışmalarına başlamıştır.

Hayrettin bu tatlı su kurnazlarının oyununa gelir mi?

Gelmez…

Düne kadar yüzeysel eylem ve açıklamalarla zevahiri kurtaran bu güruha şimdi ağzıyla kuş tutsa vatandaş prim verir mi?

Vermez…

Vermemeli de…

***

Neyse…

Bu mücadeleye ilk başladığımız günlerde bir konuşma yapmıştık Hayrettin Yıldırım ile…

Demiştim ki…

“Sonuna kadar arkandayım, ne gerekiyorsa yaparım. Amma ve lakin, sen de diğer görüntüde çevreciler gibi nemalandıktan sonra sesini kesecek olursan, iki elim yakandadır…”

Verdiği sözün arkasında durduğu için…

İnandığı bir doğru için mücadeleyi sonuna kadar sürdürdüğü için…

Gazetecilik mesleğinin sadece ‘satılık’ ve ‘yandaş’ gazeteciler tarafından yapılmadığını ispat ettiği için…

Bu güne kadar, -bazılarına benim de şahit olduğum- ahlaksız teklifleri elinin tersiyle ittiği için…

Teşekkür ederim.

***

Olayın takipçisi olarak süreci izlemeye devam edeceğiz. Bundan sonraki süreçte Aliağa Kaymakamlığı, Aliağa Belediyesi, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, kolluk kuvvetleri ve hepsinden önce tabii ki NEMPORT Liman İşletmeleri neler yapacak, birlikte göreceğiz.

Gereğini yerine getirmeyen ve halihazırda işlenen suça göz yuman kişi ve kurumları ifşa etmeye, onlarla ilgili yasal süreçleri de işletmeye devam edeceğiz.

***

Dilerim sevgili Hayrettin Yıldırım’ın bu başarısı bölgede bir ‘kelebek etkisi’ yaratır ve siyasetçisinden bürokratına, sendikacısından çevrecisine herkes için silkinmenin ve kendine gelmenin başlangıcını oluşturur.