Gelincik Çiçeği

Zerafetin sembolü!

Narin, kırılgan, hassas...

Güzel mi güzel...

Gelincik çiçeği 

Tarihler boyu pek çok hikayenin baş kahramanı olmuş, işlevlerinden ve hünerlerinden dolayı hem tıpta hem gündelik hayatta şifa vermek amacıyla da kullanılmış, bütün bunlar yetmemiş bir de üstüne savaşlarda ve kör bıçak misali yaşanan fırtınalı aşklarda merhem olarak kullanılmış, adına şiirler, türküler yazılıp söylenmiş olan narin çiçek. Duygusal görüntüsünün verdiği cazibeyle sanat ve edebiyatta da bolca adından söz ettirmiş ve hatta mutfak sofralarını da lezzetiyle süslemiş bir çiçek. 

Nadir çiçek. 

Nadide çiçek.

Farklı kültürlerde farklı isimlerle anılarak çeşitli faydaları için kullanılan gelincik çiçeğinin bunların dışında muhteşem güzellikteki görselliği için söylenecek bütün sözlerin de yetersiz kalacağı çiçektir kendileri aynı zamanda.

Ama ne hikmetse gelincik çiçeğini psikoloji aleminde değerlendiren bir Allah'ın kulu olmamış! 

İstedim ki bu açığı da ben gidereyim! Yok efendim, çiçeğin psikolojik yapısından bahsetmiyorum. Şayet öyle olsaydı bu kez benim psikolojik durum gidişatımın masaya yatırılıp incelenmesi gereği doğardı! 

Sözü makaslayarak hemen sadede geliyorum; psikoloji ile gelincik çiçeği arasında kurduğum bağın kaynağı, özü, bakış açısı şudur ki; 

Japon felsefesine göre gelincik çiçeği insan ömrü gibidir. Dünü vardır; yaşamıştır. Bugünü vardır; yaşıyordur. Ama yarını belli değildir"

İnsan ömrüne benzetilen dünyanın tek çiçeğini ben de danışanlarımla yaptığım psikoloji sohbetlerime bol bol uyarlayarak örnekliyorum.

Diyorum ki;

Sunulmuş her hayat kişiye özeldir, o kişiye hediyedir ve bir lütuftur.

Kimileri kendisine tek seferlik hediye edilmiş ömrü geçmişinde takılarak heba ederken ve geçmişinin izlerini bugüne taşımak ısrarı ile anı kaçırırken, kimileri ise kaç atımlık kalp ritmi olduğunu, kaç nefeslik hayat yolu olduğunu düşünmeksizin yarınlarının endişesi içinde bugününü ıskalar.

Dünü ve yarınları arasında sıkışıp kalan hiçkimsenin aklına gelmez, sadece bugünün ve hatta bulunduğu AN' ın hüküm sürdüğünü. 

Dünün VAH VAH' ları ve geleceğin NASIL OLACAK' ları yer bitirir insanoğlunu da, yine de dersini almaz asıl olanın BUGÜN olduğu konusunda! 

Hasılı güzel insanlar, bu konu uzayıp gitse de yaşamlarımızın bir gelincik çiçeği hassasiyetinde ve ömür kısalığında olduğu bilinciyle ne dünde çok takılın ne de yarınlarınızın hırsına ya da telaşına çokça kapılın. 

Bugünü ve bugünkü sizi yaşayın. Nefes alarak uyandığınız her günün yeni bir gün olduğu fikriyle kısa olan insan ömrünü uzatın ve tatlı hale getirin.

Sevgimle...